Yaptığınız işten ne kadar memnunsunuz? Şu anda yapmakta olduğunuz işi, uzmanlaşmakta olduğunuz alanı nasıl seçtiniz? Uygunluğuna nasıl karar verdiniz? Eğer seçiminizden memnun değilseniz bu yazı ilginizi çekebilir. Doğru tercihin püf noktası hakkında fikir verebilir. Memnun olanlar da bu durumlarının rastlantı olmadığından emin olmak ve daha sonraki seçimlerinin hep isabetli olması için bu yazıya göz atabilirler.
İşin en başında, genç yaşlarımızda iş hayatı hakkında çok az fikrimiz vardır ve daha az isabetli bir seçim yapmamız normaldir. Mantıken iş hayatını tanıdıkça, tecrübemiz arttıkça bize en uygun işe doğru yönelmemiz beklenir. Gerçekte bu ne kadar geçerli?
Bir çoğumuz kariyerimize bir noktadan başlayıp memnuniyetsizliğimize rağmen hala aynı sektörde, aynı alanda, hatta bazılarımız aynı şirkette çalışmaya devam edebiliyoruz. Bu durumun ilk bakışta kendi içinde mantıklı sebepleri vardır: Bulunduğumuz alana çoktan yatırım yapmışızdır. Yeni bir alana geçmek vakit kaybı olarak görünebilir. Bu durum terfi süremizi uzatabilir ve kazancımızın artışını geciktirebilir. Kendi işinizi yapıyorsanız da dönen bir çarkı bırakıp yeni bir maceraya geçmek ilk etapta doğru görünmez. Ayrıca yeni bir alana/mesleğe geçsek bile ondan da sıkılmayacağımızın garantisi nedir? Bulana kadar deneyecek miyiz?
Bu gerekçelerin hiçbiri, günümüzün uyumadığımız kısmının %50 - 60’ında bizi mutlu etmeyen bir faaliyette bulunmayı haklı çıkaramaz.

Kendimize sırtımızı dönmeyip bizi tatmin edecek, iyi hissettirecek faaliyeti mutlaka bulmalıyız! Peki doğru tercihi nasıl yapacağız? İşin püf noktası kendimizi tanımaktır. Becerilerimizle başlayalım: Hayat zamanla bizi becerilerimiz ve önümüzdeki imkanlar konusunda miyop yapar. Bir süredir yapageldiğimiz işten başka bir şey yapamayacağımızı düşünür hale geliriz. Mesela para etmeyeceğine inandırılıp ve rafa kaldırdığımız çok becerimiz vardır. Mevcut işimizde kullanmadığımız ya da az kullandıklarımız da bir köşede durur. Ya da beceremediğimiz söylenen bir çok konuda çabuk ikna olmuşuzdur. Ya hiç farkında olmadıklarımız? Öyle şey olur mu diyenleri duyar gibiyim. Bir yaşam koçu, deneyimli bir fasilitatör ve uzun yıllar liderlik yapan biri olarak bu örneklere çok rastladım. Halbuki becerilerimiz bir çırpıda sayabildiğimizden çok çok fazladır.
Diyelim ki bir koçla çalıştık veya kendimiz zaman ayrıp bir çok becerimizi ortaya çıkardık. Bu durum ihtimalleri artırıp tercih yapamızı zorlaştırmaz mı? Evet, sırf bu nedenle bile bulundukları yerden hareket edemeyen insanlar tanıyorum. İşte bu noktada yazımızın başlığı devreye giriyor. Kendimizi tanıma yolculuğunun kritik ikinci aşamasına geçip becerilerimiz arasından bizi en çok heyecanlandıranları bulmalıyız. Çünkü sadece bizi heyecanlandıran becerilerimizi defalarca tekrar etmek bizi sıkmaz aksine tatmin eder.

Sizi heyecanladıran, motive eden, keyif veren işlerde ısrar edin. Bu yolda başarı, tatmin ve imkanlar diğer seçenek-lerden daha fazladır.
Kendinizi tanımak ve potansiyelinizi ortaya çıkarabilmek için biraz zamana ve bazı tekniklere ihtiyacınız olacak. Kısayol olarak deneyimli bir yaşam koçuyla 1-2 seans geçirmenizi iyi bir fikir olabilir. “Sözde mecburiyetlerinizi” susturup heyecanlarınızı harekete geçirebildiğiniz bir hayat dilerim.
Benzer bir okuma için Güçlü Yanlarınıza Odaklanın yazısını tavsiye ederiz.