Geçenlerde bir danışanım ciddi sıkıntıları olduğuna ikna olduğu bir konuyu benimle paylaştı. Ben de onu iyice dinleyip bazı sorular sorduktan sonra bu konunun bazı kısımlarının problem olarak görülmeyecek normal durumlar olduğunu ilettim. Bir kısmının da üzerinde düşünmeye değer bir konu olduğunu ancak sonuçlarıyla değerlendirildiğinde ciddi bir problem olmadığını konuştuk. Bunun üzerine ona koçlukta veya terapide “neyin halledilmesi gereken bir sorun” ve “neyin normal bir durum” olduğunu nasıl ayırt ettiğimizi anlattım. Bu ayrım benim için önemlidir ve görüşmeler sırasında sürekli kendime sorduğum temel bir sorudur. Çünkü danışanla birlikte çözüm için çaba göstermeye karar verdiğiniz konu gerçek bir problem değilse kendinizi havanda su döverken bulabilirsiniz. Bu hem danışanda hem de yaşam koçunda hayal kırıklığı yaratan, verimsiz bir sürece dönüşebilir.
İç dünyamızda bizi rahatsız eden duygular, karşılaştığımız zorluklar kafamızda, “bir problem mi var?” sorusunu oluşturur. Bu gözlem ve hisler kafamızdaki ilişkili diğer konularla birleşip belirgin bir şüphe veya ikna edici bir problem algısı oluşturabilir. Aslında bu durum beynimizin sağlıklı çalışma şekillerinden biridir. Ancak bazen bu taslak problem algısını, emin olduğumuz bir teşhismiş gibi kabul etme eğiliminde oluruz. Hatta her yeni olayı teorimizi destekleyen bir kanıt gibi görebiliriz. Bu durum haksız yere etkinliğimizi azaltıp, özgüvenimizi aşağı çekebilir. Kendimizi bazı konularda eksik ve problemli kabul etmemize sebep olup potansiyelimizi gerçekleştirmemize engel olabilir.
Peki gerçekten üzerinde çaba harcanmayı gerektiren bir problemle, kafamızda bir şekilde oluşmuş ve çok da geçerli olmayan bir problem algısını nasıl ayırt edebiliriz? Bunu ayırt etmek için deneyimli yaşam koçlarının baktığı bazı kriterler vardır. Siz de kendimize şu soruları sorarak bunu ayırt etmeye çalışabilirsiniz? Kafanızı meşgul eden bu konu;
Hayatınızı ciddi bir şekilde engelliyor mu? Hayatınızın temel akışını değiştiren, sosyal hayattaki konumunuzu zorlayan, olumsuz sonuçlar yaratan konular dikkate almaya değerdir. (Örneğin: başka konulara odaklanamıyorum, işimi aksatıyorum, sosyal ilişkilerim zarar gördü, iş hayatında başarısız oldum, kaliteli bir uyku uyuyamıyorum, eşimle/partnerimle ciddi tartışmalar ya da ayrılık yaşadım veya bu konu devamlı enerjimi düşürüyor gibi durumlar…)
Uzun süredir devam ediyor mu? Bazı zorluklar hayatın doğal akışından kaynaklanır. Bu durum ortadan kalkınca sorun da ortadan kalkar. Uzun süredir sizi meşgul eden ve sonlanmayan konuların üzerine gitmek gerekebilir.
Tekrar ediyor mu? Kendini tekrar etmeyen, bir defalık sorunlar gündemimize alıp üzerine ciddi bir efor koymayı gerektirmeyebilir. Bir çok defa ve farklı bağlamlarda gözlemlediğiniz olumsuz bir konuya daha yakından eğilmek isteyebilirsiniz.
Başkaları da sizin gözlemlerinize katılıyor mu? Bu konuda başka insanlardan benzer geri bildirimler aldınız mı? Yakınlarınız veya birlikte çalıştığınız insanlar sizinle aynı problem algısına sahip değilse şüphenizi gözden geçirin. Tabii bu konuda farklı kişilerden, farklı zamanlarda benzer geri bildirim veya uyarı alırsanız çözmek için harekete geçebilirsiniz.
Bu konuyla ilgili gösterdiğiniz çabalar sonuç vermiyor mu? Aslında çözümüne yeterince zaman harcamadığınız bir konunun gündeminizde olması normaldir. Ya da normalde halledebildiğiniz ama özel sebeplerden bu sıralar üzerine eğilemediğiniz veya halledemediğiniz bir konunun problem gibi görünmesi doğaldır. farklı yöntemlerle üzerine gitmenize rağmen üstesinden gelemediğiniz durumları daha ciddi ele almak isteyebilirsiniz.
Yukarıdaki tüm sorulara “evet” yanıtı veriyorsanız kafanızdaki problem algısı yerinde olabilir ve bunun için çaba göstermeniz anlamlı olabilir. Hepsine “hayır” dediyseniz bu konu sizin halledebileceğiniz veya kendiliğinden düzelmeye aday bir zorluktur. Tekrar gündeminize gelene kadar rafa kaldırmayı düşünebilirsiniz. Zaten deneyimli bir yaşam koçu da böyle bir durumda bu zorluğu görüşme konusu olarak ele almayı önermeyecektir. Farklı açılardan konuya bakıp hayatınızdaki sizin için daha önemli başka konulara yoğunlaşmayı önerecektir. Soruların bazılarına “evet” bazılarına “hayır” diyorsanız üzerinde çalışmaya değer bir konu olup olmadığına yaşam koçunuzla birlikte karar vermeniz daha doğru olur. Aslında bir yaşam ve kariyer koçu ile ihtiyaç duydukça özel ve iş yaşamında ayağınıza takılan konuları konuşmanız sizi hayatta hedeflediğiniz doyum ve mutluluğa daha çabuk ulaştırabilir. Çözüm Odaklı Kısa Koçluk (ÇOKK) yöntemini benimseyen bir koçla çalışmanız durumunda bir çok konuda sadece bir kaç seansta farkındalığınız artabilir ve yeniden gelişim sürecine girebilirsiniz.
Koçluk hakkında daha fazla okumak için: Koçluk Hakkında Zincirleme Sorular